Açıklama

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:Andolsun Allah’ın Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman Allah’ı çok zikreden kimseler için (en) güzel bir örnek vardır. (Ahzâb21) Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed sallahu aleyhi ve sellem efendimizin hayatını öğrenmek her Müslüman için en başta gelen görevlerden birisidir. Zira onun hayatı aynı zamanda dinin yaşanmış en güzel örneğidir.Allah Teâla kelime-i şehadet cümlesinde resulünün ismini kendi simiyle birlikte mü’minlere tekrar ettiriyor ve ona itaati farz kılarak Resulüne itaat etmenin aslında kendisine itaat etmek olduğunu bildirerek şöyle buyuruyor:Kim peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. {Nisa 80)Resulullah (s.a.v.) Efendimizi tanıyıp onun peygamberliğini tasdik etmeden Müslüman olunamayacağı gibi onun sünnetini hesaba katmadan da Müslüman olarak kalınamaz. İslam dediğimiz şeyle yalnızca yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim kastedilmez. Bilakis Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebeviyye birlikte kasd olunur. O halde Allah Resulünün hayatını öğrenmek aslında İslam dinin yaşayış ve yayılış tarihini öğrenmektir. Zira onun 23 yıllık peygamberlik hayatı aynı zamanda Kur’-ı Kerim’in de yeryüzüne iniş ve hayata aktarılış sürecidir.Bizler Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e uymakla mükellefiz. Ona uyabilmemiz ve Onun izinde gidebilmemiz ise ancak ve ancak onun hayatını okumak ve anlamak ile mümkün olabilir. Aynı şekilde bizler bu ümmetin en hayırlılarına uymakla ve onların yoluna aykırı bir yol tutmamakla da mükellefiz.Vacibin ancak kendisiyle tamama erdiği şeyi bilip yerine getirmek de vaciptir kuralı gereği Sahabe Tabiûn ve onlardan sonraki ilk nesiller Allah Resulünün hayatının öğrenilmesi konusuna çok büyük ihtimam göstermişlerdir. Resulullah (s.a.v.) Efendimizin torunlarından Zeynelabidin Ali b. Hüseyin şöyle demiştir: Bizlere Resulullah Efendimizin gazveleri tıpkı Kur’ân’dan bir sûre öğretilir gibi öğretilirdi. Ibn Kesir el-Bidâye ve’n-Nihâye 3/241)